Dodo Kuşu: İnsanoğlunun bir nesli tüketme öyküsü
Portekizli denizciler 1598 yılında Mauritius Adaları’na ulaştıklarında o güne kadar görmedikleri bir kuşla karşılaştılar,
Dodo kuşu. İri cüssesi, büyük kıvrık gagası ve yaklaşık 20-25 kilogram ağırlığıyla oldukça farklı bir kuştu. İri yapısına karşın kanatları küçük olduğu için uçamayan sayılı kuşlardan biriydi Dodo.
Denizciler adaya ayak bastığında onları çocuksu bir saflıkla karşıladı. Gemiciler ise onun bu dostça yaklaşımını “aptallık'' olarak değerlendirdi. Yanlarına yaklaşan Dodo'ları sopalarla vurarak katlettiler ve sofralarına taşıdılar.
Dodo'lar uçamadıkları için toprak üzerine yaptıkları yuvalarına bıraktıkları yumurtalar denizciler tarafından toplanmaya başlandı. Asırlar boyu Mauritius Adaları’nın ortamında tehlikeden uzak bir şekilde yaşamlarını sürdüren Dodo'ların sayısı hızla azalmaya başladı.
Gemiciler tarafından adaya getirilen köpekler de onlarla beslenmeye başladı. Yeni avcıları karşısında çaresiz Dodo'ların ölümü ve yumurtaların toplanması nedeniyle yeni yavruların oluşmaması, Dodo neslini yok etti.
Bu arada yalnızca Dodo'nun sindirim sisteminden geçtikten sonra tohumları çimlenebilen “Calvaria” ağacı da yavaş yavaş ortadan kayboldu. Tohumları ile beslenip, onları çimlenebilecek duruma getirecek Dodo yok olmuştu çünkü.
Dodo kendine özgü bir kuştu ve yaklaşık üç asır sonra bile, insanın tehlikeli yaratık olduğunu yansıtan bir sembol olarak akıllara yerleşti.